Kayadan Dijitale;

5 Ekim 2022 0 Yorum

Dünyanın yaratılışına ya da şehirlerin kuruluşuna dair önemli hikayeleri ezbere bilen ve özel günlerde anlatan bazı ozanlar vardı. Fakat hiç kimse “bu hikayeleri uzun bir süre yazının icadından sonra bile yazıya geçirmedi” diyor Martin Puchner. Beş bin yıl önce yazının serüveni Mezopotamya’da belki de kil tabletlerde başladı. Ardından tabletlere hayran kalan krallar belki daha pratik semboller geliştirdi, anlatıları saklamak istedi. Ya da unutmaktan korkan bir kral tabletleri ve sembolleri oluşturdu.

Anlatıları Gılgamış destanına ulaştı, oradan İlyada’ya, Mahabharata’ya ve nicelerine dönüştü. Kilden ve kayadan başlayan bu serüven bizi Hazar Denizi’nin kıyısında Qobustan’a ulaştırdı. Belki de bir dağ geçidinden geçerken gördük Qobustan’ı. Binlerce yıl öncesine dayanan kayaların üzerindeki hayvanlarda ve insanlarda bulduk köklerimizi. Dansımızı, müziğimizi, dilimizi ve törenlerimizi keşfettik. Sanat ve estetik algımızı icat ettik kayaların üzerinde. İşte bu yüzden köklerimizi modern zamanlara aktarmanın verdiği heyecanla “KAYADAN DİJİTALE; QOBUSTAN” dedik.